Yunus Özyavuz, nam-ı diğer Sagopa
Kajmer, Türk rap müziğinin önemli ve farklı isimlerinden birisi. Onu
kendi ifadesiyle diğerlerinden ayıran ve farklı kılan şey ise sözleri
ve müziğinin kendine has oluşu...
Küçükken de böyle çok konuşan biri miydiniz?
Ssessiz bir çocuktum, müzik dinler ve mutlu olurdum. Çok fazla içime kapanıktım. Anca biraz açıldım diyebilirim.
Anne-babanız ne diyordu sizin bu küfürlü şarkılarınıza? Ailenizin büyüklerine karşı bir isyan duygusu oldu mu içinizde?
Bana
ailem karışmaz. Ne yaparsam onlar için iyidir. Önceki şarkılarımdaki
küfürleri de önemsemiyorum, sonuçta herkes küfreder. Ben eski
şarkılarımla aramı çoktan bozdum. Ayrıca isyankar değilim ve isyan
müziği de yapmıyorum. İlk önce yaptığım müziğin isyan müziği olmadığını
anlamanızı isterim. Eskilerde takılmamak gerek. Aile büyüklerime boynum
kıldan incedir. Aile en önemli sahipliktir. Şarkılarımın küfür içerdiği
vakitlerde ailem beni hiç dinlemezdi, hatta pop müzik yap derlerdi. Ne
zaman ki ‘Bir Pesimistin Gözyaşları' albümünü yaptım; hem insanların
hem de ailemin müziğime bakış açıları değişti. Böylesi beni de mutlu
etti. Ünlü olmamak için ses tonumu değişik kullanırdım. Zamanından
kalan içime kapanıklığın dışavurumuydu bu.
Kelimelerin gücü adına çıktığınız bu yolda sizi ne susturabilir?
Eğer
iyi sözler yazamasaydım benimle röportaj yapar mıydınız? Sanırım hayır.
Kelimelerin gücü, cümlelerin gücü; bu ikisine müziğin sağlamlığı
eklendiğinde bütünlük sağlanıyor. Eğer sadece iyi müzik olsaydı da
sözler kötü olsaydı olmazdı. Ben bir bütünüm, bütünlüğüm olduğu için
Sagopa Kajmer'im. Hissettiklerimi açığa vururken dikkatli olmalıyım. Bu
benim disiplinim, prensibim. Beni susturabilmek için yaratılmış
herhangi bir güç yok. Çünkü ben gücümü dinleyicimden, insanlardan
alıyorum. Susturulması ancak kendine bağlı olan bir imkansızım.
İllâ ki ağız dolusu konuşmak mı gerekiyor? Sustuğunuz anlarda ne yapıyorsunuz?
Nasıl
planlama yaptığınıza bağlı. Ben de herkes gibi insanım, susarım da
konuşurum da. Önemli olan doğru zamanda konuşup doğru zamanda susmak.
Dışarıdan nasıl göründüğümü bilemiyorum ama kendimi nasıl gördüğümü çok
iyi biliyorum. Sustuğum zamanlarda murakabe yapar düşünürüm. Laf
kalabalığını sevmem. Müzikte de laf kalabalığını sevmiyorum. Özü
yakalamak, az ve öz konuşmak lazım.
Kaf Kef, Evliya-i Rap,
Küheylan, Yaşlı Çocuk, Karizmatik Emmi, Melodrama, Sagopa Kajmer...
Gerçek isminiz de Yunus. Niye bu kadar çok mahlas kullanıyorsunuz?
O
an ne hissediyorsam o. Şarkılara göre de değişir, hislere göre de.
Kendimle barışık yaşarım, mahlasları hissi olarak düşünmek gerek. Öyle
gelişi güzel bir şey değil. Her bir mahlasım benim ayrı bir
anlatımımdır.
Sözlerinizin akıllarda kalıcı olmasının nedeni
ne? Dünya zevklerine fazla itibar etmemeniz mi, sözlerinizin felsefeyle
yoğrulması mı?
Maneviyatım. Ben dünya zevkleriyle
ilgilenmiyorum. Neysem oyum. Olduğum gibi görünürüm, düşündüklerimi
şarkılarıma aktarırken kelime dünyası içinden en öz olanları yan yana
koyarım. Anlaşılırlık sayesinde kalıcılığı yakaladım.
Amerikan
kültüründen doğan rap müziğinin argümanlarını kullanarak, Amerikalı
takılmamaktan, kendi değerlerimize sahip çıkmaktan bahsediyorsunuz? Bu
çelişki değil mi?
O zaman şöyle söyleyeyim, hiçbirimiz e-mail ya
da internet kullanmayalım, kola da içmeyelim, Amerikan markaları da
giymeyelim. Allah vesileler yaratmış, vesileyi değerlendirmek esastır.
Her ne kadar Amerika sokaklarından çıkmış olsa da rap bir araçtır.
Amaçsa içinde gizlediğindir. Sen bir kısmını alır ve kendi özüne
uyarlarsın. Rock müzik yapanlar da böyledir, pop da. Türkiye'de sahip
çıkmamız gereken ne var? Kültür diyoruz, gelenek görenek diyoruz, ama
izlediğimiz kliplerde çıplak hatunlar, gırla içki, kötü sesler ve bize
uymayan görüntüler var. Bırak Amerikancılığı, zaten yırtınsan onlar
gibi olamazsın ya da yarattığın sahtelikle onların gerçekliğini
yakalayamazsın. Bizde hep dış ülkelere özenti var. Artık Türkçe o kadar
değiştirildi ki, esas bunlarla ilgilenmek gerek. Sago bunu söyler.
Ortaya koyduğunuz Türk rap'inin hem Türkiye'deki rapçilerden hem de dünyadaki rapçilerden farklı yanları nedir?
Benim
hem sözlerim hem de müziğim kendime has. Cevap olarak bu gerçeklik
yeter. Malum Türkçe rap dendiğinde "Iııghhh çok itici buluyorum"
diyenler o kadar çok ki! Benden sonra insanların rap'e bakış açıları
değişti. Ailelere kadar ulaştım. Kitlelerin bana olan sevgisi
diğerlerine olanlardan çok daha farklı. Beni ağabeyleri, öğretmenleri
olarak görüyorlar. İşte fark bu. Ben bir yıldız değilim, bir ihtiyacım
belki de, kim bilir.
Rap ortamının algı ve idrak seviyesi düşük mü?
Hayır,
hayli yüksek. Dinleyenlerim çok zeki. Zeki olmasalar beni
dinlemezlerdi. Çünkü ben de zekiyim. İdrake geç varanlar ise sonradan
her şeyin farkına varıyorlar. Sonuçta anlamadan idrak olmaz.
Konserlerde bağıra bağıra, ağlaya ağlaya şarkılarıma iştirak ediliyorsa
o insanların idrak seviyelerinin düşük olduğu nasıl söylenebilir? Onlar
canım benim.
Türkiye'deki rap sanatçılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye gibi muhafazakar değerlere sahip bir ülkede rap gelişir mi?
İnsan
kendini geliştirir, müzik gelişmez. Sen geliştikçe aracın olan müziği
de değiştirirsin. Ne bileyim sözler değişir, anlattıklarının derinliği
değişir. Muhafazakar bir ülkedeyiz diyorsunuz ama o eskidendi. Artık
her şey o kadar serbest ki… Dünyayı gezdim, bizim kadar rahat ülke yok.
Türk rap'inde neler oluyor bilmiyorum. Belki de umrumda değil. Herkesin
bir şekilde amacına ulaşmasını ve bizim önderliğini yaptığımız bu türü
geliştirmesini de canı gönülden istiyorum.
17 yaşında ‘Tepki'
isimli bir rapçi "Kulağın boynuzdan korktuğu bir rap anlayışı var
Türkiye'de. Büyükler bizi aşağıya itmeye çalışıyor" diye feryat
ediyordu? Doğru mu bu?
Abartılı bir yaklaşım. İyi rapçi vardı
da Türk rap dinleyicisi mi kabullenmedi? İyi olan her zaman iyidir ve
iyi olan mutlaka sonuca varır. Ben 10 senede vardım. Ama vardım. Şahsi
olarak derim ki; boynuzlar kimi zaman kulak altında kalırlar, kimi
zaman onun üstüne çıkarlar. Boynuzuna göre değişir. Demek ki o
boynuzlar kulağa ulaşamamışlar. Ulaşsalardı kendi özgürlüklerini
tadarlar ve işin hazzına varırlardı. Bu denizin tüm suyunu bizler
içeceğiz diye bir kaide yok.
İçerisinde gazel ve kaside olacak bir kitap yazmaya başlamıştınız? Ne aşamada?
Boş vaktim oldukça yazıyorum. Çok bir şey yok. Kaside, gazel vs. yazabilirsem ne mutlu bana.
Sizin
sevdiğiniz rapçilerin isimlerini (Chuck D, Ice T, L.L, Krs, Cube, Kool
Keith, Rakim gibi...) biliyoruz ama sizi kendine çeken evliya ya da
derviş insanlar kimler?
Son iki senem alim zatların
hayatlarını araştırmak ve onlardan feyzler almakla geçti. Hâlâ benim
için en mühim şey, o mübarek zatların dopdolu hayatlarından bir zerre
olsun istifade edebilmek. Beni derinden etkileyenleri büyük bir zevkle
yazayım: Abdülkadir Geylâni (ks) en başta olmak üzere; Ahmed el Bedevî
(ks), Hasan-ı Basri (ks), Ahmed er-Rufai (ks), Bişr-i Hafi (ks), Mahmud
Hüdâi (ks), Şah-ı Nakşibendi, Feridüddin Attar (ks), Mevlânâ
Celaleddin-i Rumi (ks), Buhari, Müslim, Hakim Tirmizi, İbrahim Hakkı
Erzurumi (ks), Muhyiddin-i Arabi (ks). O kadar çoklar ki her biri ile
ilgili değişik hayranlıklarım var. O saydığınız rapçileri eskiden
dinlerdim. Ben rap'in krallarından geçtim, gönül sultanlarına bağlandım
artık. O kadar muhteşemler ki! Okudum bildim deme, çok taat kıldım
deme. İlk emir okumak, ama roman okumak değil.
Söz, bu topraklarda değerli bir enstrümandır. Rap sözün gücünü azaltmıyor mu?
Vezin
problemi olmasaydı kısıtlama olmazdı. Fakat malum ritimsel bir bütünlük
için lirikal açıdan düzenleme şart. Bu işi de herkes yapamaz, ustanın
işidir. O nedenle ben ben oldum. Her ne kadar kısıtlı bir söz dizimi
olsa da içi umman oldukça problem yok.
Sözün en etkili ve tasarruflu sarf edildiği kitap Kur'an'dır. Kur'an okuyor musunuz?
Katılıyorum. Elbette okuyorum, okumadan olur mu? O kadar rahatlatıyor ki!..
Allah'la dua ederek konuşurken kullandığınız kelimeler nasıldır peki?
Rabb’imiz
bizlere sünnet izinden gitmeyi buyuruyor. Onunla iletişim için ilkin
sünnete bağlanmak ve bu vesileyle doğruca ilerlemek gerek. Malum herkes
canı sıkıldıkça Rab ile konuşabilir, içini rahatlatabilir. Lakin ben
ilk önce Rabb'in benden istediklerini uygulamaya koyup daha sonra ondan
aldığım güç ile dua ediyorum. Bir şey yapmadan bir şey beklemek ya da
kuru kuruya dua etmek bana ters. İrtibat, çokça zikretmektir. Ben buna
çok önem veririm. Bir süre sonra otomatik olarak iletişiminiz güçlenir.
Kelimelerden geçtik biz, manaya indik.
Hem dindar hem pesimist olabilir mi nsan?
Çelişki arayan için hayat çelişkilerle dolu. Mühim olan takdir etmek. Pesimist olmak, mecazi manada suskunluktur.
"Rap'i yozlaştıran ve serseriliği ön plana çıkaran Eminem, 50 cent gibi Amerikalı rapçileri yeriyorum. Umrumda değiller!"
Sizin
ilk dönemler protest, daha küfürlü bir tarzınız vardı? Zamanla daha
derin, manalı, aşk ve acı üzerine yoğunlaşan bir tarza kaydınız? Ne
değişti, ne değiştirdi kelimelerinizi? Rap'çı Yunus, Hak'çı derviş
Yunus olma azminde mi?
Her zaman aynıydım, siz beni geç
yakalamışsınız. Her şey aynı. Yunus, Yunus’tur. Bizim Yunus. Ama sizin,
‘bizim Yunus' demeniz için beni daha iyi idrak etmeniz gerek.
Osmanlıca
ve Farsça kelimelerini sık kullandığınız şarkılarınızı günümüzün
gençleri anlayabilir mi? Son albümünüz Kötü İnsanları Tanıma Senesi
daha sade ve yabancı kelimelerin azaltıldığı bir çalışma olmuş. Bu
yöndeki şikayetlerin bir sonucu mu bu?
Hayır, daha fazla
kişiye ulaşmak için daha anlaşılır olmak gerek. Tercih edilen yol bu.
Kimsenin bir şikayeti yok. Hatta ben komple yabancı kelime kullansam da
onlar ezberler ve hissederler. Herkese her türlü yazabildiğimi
gösterdim en azından. Önceden benim için "sözlük ve kitap açıp yazıyor"
denilirdi. Bu gibi cahilleri bilgimle ezdim. Ben sokak şairiyim
diyorum. Bu şu demek; sokak kültürü ile iç içe yaşadım ve sokaktaki
insanın diliyle nasıl müzik yapılır onu yaptım. Biraz kaba, biraz sert
ama genelde etkili bir yapım var. Tamamıyla kendi tasarımım.
Gençleri
alkolden, uyuşturucudan uzak durmaya çağırıyorsunuz. Oysa birçok
insanın kafasında rap'in bu tür ortamlarda filizlendiğine dair bir
yargı yok mudur?
Her duyulana ya da her insanın dediğine
inanmamalı. Kötü de var, iyi de. Sage Francis adlı rap sanatçısını
örnek verelim. Bu MC belki de en önemli rap yıldızlarından biri ve
Amerika'da benim lirikalitemde olan, hissiyatı bana benzeyen bir
sanatçı. Ne alkol içer ne de uyuşturucu kullanır. Ben bunlarla
ilgileniyorum. Ve her fırsatta rapi yozlaştıran ve serseriliği ön plana
çıkaran büyük Amerikalı rapçileri de yeriyorum. Bu Eminem olsa da dr
dre ya da 50 Cent olsa da. Umrumda değiller! Onların sözlerinin
toplamını karşınıza alın, gülersiniz. Kısacası Sago der ki; ağzı olan
konuşuyor. Rap müziğinin kitabını yazacak derece bilgi sahibi biriyim.
O nedenle işi kısaca özetleyelim: Rap demek iyi söz ve iyi yorumun
kaliteli bir müzikle birleşmesidir. Bunu yaparken ne içtiğin ya da ne
kullandığından ziyade çıkan şarkının kalitesi seni alakadar etmeli.
Gençleri hiçbir şeyden uzak tutma gayretim yok. O gayreti onlar
göstermeliler, ben de vesile olmalıyım. İşin özü Sago'nun sözüdür.
H.Salih Zengin
Zaman Gazetesi