Cümle Mühendisi bu sözleri nasıl
yazıyor ?" diye kendi kendimize bir çok defa sorarız. Peki Üstad bunu
nasıl yapıyor ? cümlelerindeki sihir nedir ?
Sago, günümüz
divan edebiyatı temsilcisidir. ( her ne kadar kendisi mütavazı bir
tavırla bunu inkar etse de.. - Fox Tv'yi hatırlayalım.. )
Divan
edebiyatı, Farsça ve Arapça'nın etkisinde gelişmiştir. Malum, Sago
"Fars Dili ve Edebiyatı"nı bitirmiş bir insandır. Böyle olunca da
Üstad, ister istemez Divan Edebiyatı'ndaki "Edebi Sanatları"
Liriklerine gizemli bir şekilde yansıtıyor.
Ben de, biz
"bilinçli dinleyici kitlesi"ni temsilen Yunus'un liriklerinde kullanmış
olduğu bu edebi sanatları araştırdım. İşte birkaçı;
"Senden önce yağdı saçlarıma cennet kışı"
Üstad'ın
burada "cennet kışı" derken kastetmiş olduğu şey "Saçların beyazlaması
ve ölümün yaklaşması"dır. Bu sanat divan edebiyatında "teşbih-i beliğ"
olarak adlandırılır. Aynı şekilde " Dünya malı uçan halı" sözünde de
dünyayı uçan halıya benzeterek bu sanat kullanılmıştır.
"Terapi ordularınızı geri çekin artık savaşın galibi bendim."
Küheylan,
bu sözünde "bendim" kelimesiyle iki anlam kastetmektedir. Birincisi,
savaşın galibinin kendisi olduğu, ikincisi savaşın galibinin "bent"leri
olduğudur. Bu edebi sanatın adı ise "tevriye"dir.
"Başım zindan yokluk var"
Sago
bu sözünde de "tezat" sanatını kullanmıştır. "yok-var" zıtlığına
sözünde bu şekilde yer vermiştir. Aynı şekilde bağdat şarkısındaki
"solumda katliam nerede sağduyu?" sözünde de bu sanatı kullanmıştır.
(sağ-sol zıtlığı) " "Yoksulluk korkusuyla ömrünü servet peşinde
harcayanda gördüm fakirliğin özünü" sözünde de O'nun yoksulluk-servet
tezatını kullandığını görüyoruz.
"Yağmur sakladı göz yaşlarımı, kopya kalplere damladı dam dam.."
Kajmer, bu sözünde ise "yağmur sakladı gözyaşlarımı" derken yağmuru kişileştirmiştir. Bu sanatın adı "teşhis"tir.
"Dünyanın ninnisi olmuş sirenler, yarab bizi özler."
Bu sözde ise Rap'inoğlu, "yarab bizi özler" derken ölümü güzel bir nedene bağlamıştır. Bu sanatın adı "hüsn-i talil"dir.
"Dünya dönmez yaremsiz"
Sago bu sözüyle de dünyanın yare (sevgili)siz dönmeyeceğini söylerek mübalağa (abartma) sanatını kullanmıştır.
"Kimim
ki ben kimim ?", "ben insanmışım.." "nereye yürüyorum?" sözlerinde de
Kajmer, O'nun deyimiyle "bilip de bilmezden gel"me sanatını
kullanmıştır. Bu sanatın adı da "Tecahülü Arif"tir.
Şimdilik
bunlar arkadaşlar. O'nun sözleri bir çeşit "kördüğüm"dür ki şimdilik
sadece bunları çözebildim.. Buldukça yine bu başlık altında bunlara yer
verecem.
Alıntıdır..