Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
WhampiéR
Admin
Admin
WhampiéR


Erkek
Mesaj Sayısı : 1106
Yaş : 32
Nerden : Menekshe^min kaLbinden...
Ruh haLi : Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Ozlemi10
Kayıt tarihi : 29/07/08

Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Empty
MesajKonu: Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup...   Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Icon_minitimeC.tesi Ara. 27, 2008 1:14 pm

Bahsedilen şeylerin hiçbiri hakkında fikriniz olmuyor.Normalde
bir yerde sira,kuyruk felan varsa birçoğunuz çeker gider beklemez bile.

Fakat askersen beklersin.hem de 700 kisilik bir sırada bile
beklersin. İlk başta teslim oldum,daha sonra bavullarımızı bir odaya
bıraktık,daha sonra uzunca bir kuyruğa soktular ve bekledik.
Kimse bu kuyruğun ne için olduğunu bile bilmeden bekliyordu.sıra bana geldiğinde anladım ki,bir berber kuyruğuymuş.
Önceki gün kestirdiğim saçlarımı birkez de onlar traş etti.Ama çok büyük bir fark vardı.Traş tam 30 saniye sürdü.
Kendimi
bir tavuk gibi hissettim.Üzerimiz kıl içinde diğer bir kuyruk bizi
bekliyordu.Girdik. Oradan elbiselerimizi alıp diğer kuyruğa
girdik.Orasıda duş kuyruğuymuş.Toplam duş süren 3 dakika dediler.
Ben girmedim duşa.Zaten acemilik boyunca duş almadım.Sadece el yüz yıkama yerinde güzelce temizlendim.

Neyse...
Dus
ardından yemekhaneye girdik.Tabiiki bu süre içinde kimseyi
tanımıyorsunuz.Kimse yanlış anlamasın bunun adı vatani görev ve
yaşadığınız şaşalı hayat ardından böyle bir ortama girince ne
olduğunuzu şaşırıyorsunuz.işte bu nedenle sorun askerlik görevinde
değil bizlerde,psikolojilerimizde oluyor.Bunu her Türk genci
tadıyor.Olgunlaşma evresi de denebilir.
Yemekhanede hiç yemek
yemedim.''Allahım burası neresi,kim bu insanlar,açım,hasretliyim'' diye
diye o günün uykusuna dalmak üzere koğuşlarımıza çıktık.Ben bunları
anlatırken hiç şüphe yok ki;bir çoğunuz gülecek,ama şu an anlattığım
hadise hayatımın en kötü günüydü.Allah huzrunda yemin ederimki ben hiç
bukadar kötü bir psikoloji yaşamamıştım. Kendinizi tarifsiz bir
yalnızlık içinde buluyorsunuz.
Annenizi özlüyorsunuz,gözleriniz
dolu dolu oluyor ama onca erkeğin içinde ağlamamak için dudaklarınızı
ısırıyorsunuz.Bu çok ciddi.
Gözlemlediğim kadarıyla birçok kişi
böyleydi.Bazı koğuşlardan yüksen tonda hıçkırıklar duydum.Kimilerinin
sesleri hala ekolu çınlıyor kulaklarımda. İkinci güne uyandığımda saat
06:30 du.
sevgilimi ve annemi sanırım hiç bu kadar şiddetli
özlememiştim.traş olup ,üzerimizi giyinip yemekhanede kahvaltı yemek
üzere aşağı indik.Kendime eli ayağı düzgün 3 mükemmel arkadaş
buldum.Ersin,Umut ve Kubilay.
Onlar yemekhanede kahvaltılarını yaptılar bense 2.günümün sabahında aç aç gezdim.Alışamamak en büyük problem.
İçtima alanına gelince resmen asker olduğunu anlarsın.Yüksek tonda bir komutan sesi.Jilet gibi kesici.
Çakı
gibi olmalısın yoksa laf yersin.Askerde laf yemek ölmek gibidir.Her laf
seni ezer.Bu duruma düşmemek için iki kelime edersin bu hem seni
kurtarır hem karşındakini rahatlatır.''Emret komutanım''.

İlk gün beklediğimiz 5 ayrı kuyruğun ardından 2.gün ilk eğitime başladık.Beni manga komutanı seçtiler.Boyum uzun diye.
Bu
arada ben hala aklımdaki sevgili ve anne hasretiyle kavruluyordum
ağustos güneşi ensemdeydi ve o kadar yakıcıydı ki,üzerinizdeki
kamuflajdan kimi zaman buhar çıkıyordu.Bu çok ciddi.
Ben hala kimseye telefonla ulaşmamıştım.Bu hissin anlatımı gerçekten yok,yaşamalısın.
Akşama doğru arkadaşımdan telefon kartı ödünç alıp ilkin sevgilimi aradım.''Beni burdan alın ne olur alın'' dedim.
Evet
ciddi ciddi sadece bunları dedim.Çıldırmış gibiydim.Çok
zavallıydım,arkadaşlarım halime üzülüyorlardı.Bazıları daha önceden
yatılı okullarda kalmış kişiler olduğundan yüzüme bakarak hemde o kötü
halime rağmen pis pis sırıttılar.Birisini duvara çiviledim ''ben hiç
böyle olmadım bana bir daha gülersen seni daima ağlatırım'' dedim.
Neyseki bu olaydan sonra bana kimse gülemedi.Halim çok kötüydü en ufak birşeyde herkesi tersliyordum.
İlk
4 gün ölüm ve yaşam ikileminin tam ucunda geçti.3.günün ortasında ilk
yarım ekmek tavuğumu yedim ve kaybettiğim enerjimi
topladım.Komutanlarımızı tanıdık.Artık buradayız ve devam etmeliyiz
diyordu herkes.
Tabi ilk günler bunlar biraz ağır gelir.Alışırsııııın....

06:30
dan 21:30 a kadar süren bazen 1 saat daha erken biten yoğun eğitim beni
gerçek anlamda çok terletti .Kayış Dağı'ndan esen rüzgarla ter
kurudu.Hergeçen gün kendimi daha ağır hissettim.Bir süre sonra sanırım
kendimi taşıyamayacağım dedim.Ame sabrettim.Ulan herkes 3 ay yapıyor
acemiliği ben 18 gün yapacağım daha ne istiyorsun deyip avundum.Ama
nafile ha 3 ay ha 3 gün orada bulunduğunuz vakit bir kozalaksınız.Her
tarafta çam ağaçları var.
İlk hafta sonumu hiç unutmayacağım.Pazar
günü görüşü derler orada. Sevgilimi günler sonra ilk kez canlı canlı
gördüm.sanırım o gün onunla pek konuşamadım.Gözlerim dolu doluydu ve
konuşursam ağlarım diyordum.Gayet sessiz cevaplar verdim.İnsan eskisi
gibi olamıyor bu derin şok sonrası.
İçinizde hep hüzün büyüyor.Mutluluk bazen 20 dakika ıstırahat et cümlesiyle geliyor.
Her
boşlukta keşfettiğim boş araziye gidip Allah'a dualar ettim.İstanbul'da
kalmak adına.İnanın hiç bu kadar ona yakın olmamıştım.Günün 12 saati
Allah'a dualar ettim.bildiğim tüm dualar ve tabiiki affet
haykırışları.Bunu yaptıkça rahatladığımı hissediyordum.700 kişi oraya
seçilerek alınmıştı.Hepsi mükemmel eğitim seviyesine sahip insanlar.
Sallasan mühendise ve doktora çarpıyordu.Belkide içlerinde en ezik bendim hahaha.
Kurra sonucu heryer olabilirdi.Ya doğu ya batı ya kuzey ya da güney.İşimiz Allah'a kaldı diyorduk.

Hergün
sevgilimi ve ailemi arayıp konuştum.ikinci hafta daha iyi gibiydi.daha
da güç kazandım.Komutanlar cumartesi gününü de görüş günü ilan edince
duacısı oldum onların.Çünkü ailemi ve sevgilimi görebilecektim.Geldiler
ve o gün süper geçti.
2.hafta silah ve tüfek atışı için yollara
düştük.tatbikatlar yaptık.g3 ve kalaşnikof ve de normal tabancayla
atışlar yaparak eğitildik.Bu süre içinde ençok tükettiğim şeyse
suydu.hep su içtim.Ağustos güneşi beni ve bizi kuruttukça cebimizdeki
parayı suya yatırıp serinlemeye çalıştık.Su hiç bu kadar lezzetli
olmamıştı belki de.
Kimileri hastanelik oldu baygınlık geçirdi.Kimileriyse kendini atmaya çalıştı,intiharla çok karşılaştım.Çok üzüldüm.
O kadar okumuş insanın bu denli kötü psikoloji portresi,ne siz sorun ne ben zikredeyim.
Ben
2.gün gecesi firar bile etmeyi düşünmüştüm.Evet evet adrenalinimin
fırladığı geceydi o.Ama sevgilimi babasından alabilmek adına bunu
yapmamalıydım))))) kulaklarımda Nur Yoldaş'ın Saki isimli şarkısı hep
çınladı.
Bu şarkıyı sanırım artık hiç dinleyemeyeceğim.Sizde bulup dinlerseniz beni hatırlarsınız artık. Neyse..

Vakit geldi çattı kurra zamanına....
herkesde
bir heyecan bir stress ki sormayın.Bu arada ben de 2 hafta boyunca bir
günlük tutup sevgilime verdim.yaşadıklarımı anlattım.
Kurralar
için dereceleme yoluna başvurdular.subay sınavı sonucu ben güzel bir
sınav notu aldım.Farsça mezunu sadece 2 kişi vardı koca 700 kişide ve
sadece 2 şıkkım vardı.Umarım şıklardan biri İstanbu'dur diyordum
hep.Hatta komutanlarıma acaba neresi vardır soruları sordum.İstanbul ve
Ankara dediler hep.Bayağa ümitlenmiştim.Hep dular ettim.Hem de tarifi
yok hep hep hep.
Hatırlarsanız sizlerden de dua etmenizi istemiştim
Benden
öncekilerin kurralarını izlerken sanki çok heyecanlı bir filmi izler
gibiydim.Arkadaşım Oğuz Ankarayı istiyordu ve evliydi.Onun için dua
etmiştim ve onun kurrasının vakti gelince nefesimi tuttum.Ona Ankara
çıkınca gözlerimden bir damla sevinç gözyaşı geldi.Sonra Ersin çıktı ve
güzel bir yer oldu.Tüm arkadaş bildiklerim Allah'a şükür tam olarak
istedikleri olmasa da güzel yerlere düştüler.
Vakit benim kurramı
gösteriyordu.İki farsça mezunu sahneye çıktık.Etrafda
kameralar,g.kurmaydan konuklar ve tabiiki çok büyük bir
heyecan.Derecede ben üstün olduğumdan ilk ben çekecektim kurrayı.Diğer
arkadas benden geriye kalan tek seçeneği seçmek zorunda
kalacaktı.''Hadi yavrum sağ el kurtar beni'' dedim.
Tekmilimi
verdim ve komutanımın emriyle kurra kağıtlarını ''biiiirrrr---ikiiii''
diyerek torbaya attım.Kurra başlasın dendi ve ben yaklaşık 3 saniye
sürek bir çalkalama sonrası kurra kağıdımı elime aldım,komutanıma
teslim ettim.Nedense içimde hiçbir tereddüt yoktu.Ve Komutan kurra
sonucunu açıkladı.Sonuc pozitif.İstanbul.
Direk dışarı koşarak
çıkıp sevinç çığlıkları attım.En sevdiğim komutanım Cihan'a
sarıldım.arkadaşlarıma sarılıp telefon kulübesinin yolunu
tuttum.Müjdemi ilk olarak sevgilime verdim.Benim için sabaha kadar dua
ettiğini söyledi.
Biliyorum ki;18 gün boyunca hergün dualar
etmişti.Çünkü ben de öyleydim. Annem de aynı şekildeydi.Hiç bu kadar
sevinmemiştim.Mutluluktan ağladım hüzünlüyken ağlayamamanın keyfini
çıkardım.Belki kimileri benim ağladığımı gördü ama kimse umrumda
değildi zaten bunların mutluluk gözyaşları olduğu her halinden
belliydi.
Telefon görüşmem bitince tekrar kurra alanına doğru
ilerledim devamını seyretmek için.sonra biri beni durdurdu ve dedi
ki;'' senden sonraki farsçacı nereyi çekti biliyor musun?
hakkari-yüksekova''.Resmen kanım dondu.Çok fazla üzüldüm.Ya bu kurrada
Hakkari'yi ben çekseydim ?....
Allah'a olan sonsuz sadakat ve sevgim tarifsiz kat arttı.Ne diyeceğimi hala bilemiyorum.
Teşekkürler esma'ül hüsna. her zaman bu isimle adını anarım.

Kurra
gününden kısa bir süre sonra görüş günü oldu.Gün cumartesi ve birde ne
göreyim görüşe sevgilimle beraber Aykut Gürel gelmiş.Çok motive
oldum.Ertesi günse yani pazar, saat 12 oldu gelen giden yok.sevgilimi
aradım gelecek misin derkesn köprüdeyim geliyorum dedi.Bekledim ve
birde baktımki kapıdan Cem yılmaz el sallıyor.
O an kendimi anlatamayacağım hislerle dolu hissettim.Çok büyük mutluluklar bunlar.
Tarifi
yok hiçbiryerde. Cem Yılmaz'ın yanında hababam sınıfının senaristi
Kemal abi ve Öner de gelmişti.O gün herkes Cem ile resimler
çektirdi.Herkes son hafta benim sagopa olduğumu öğrendi.İlk başta
benimle dalga geçenler Cem i yanımda görenler olayın gerçekliğini
anlayıp özür bile dilediler.Tüm komutanlarım beni artık tanıdı.Onlara
romantizma albümümü hediye ettim.Aykut Gürel 25 adet yollamıştı jest
olarak kışlaya.

Bu arada mufti ve alper i unutmamam gerekir.Kendileri askerliğimin unutulmaz 2 ismi oldu.Mükemmel karakterleri vardı.
Sevdikleri kadınları unutamamışlar ve bana anlatıyorlardı.Gerçekten seven kişiler yani.
Birgün
dedimki ''sanırım onları aramanız gerek beyler.içimden gelen ses ara ve
mutlu ol diyor'' mufti biraz zorlansa da 1 sene önce ayrıldığı
hayatının kadınını aramayı başardı.Sonuş mükemmel ötesi
Randevu perşembeye alındı bile.Alperse çok çekindi ama aradı yine de.Sonuç yine pozitif.
Böylelikle
iki ayrı sevgilinin yeniden birleşmesinde de rol oynadım.Mufti eski bir
break dance cı.Sevincinden helikopter bile yaptı.Alperden dondurma
yedik
Neyse biraz mutluluk tablosu da çizdik sanırım.
Acemilik
bitimi kışladan çıkış inanılmaz bir heyecana neden oldu.sevgilim beni
almaya geldi.Arabaya askeri giysimle bindim.Ailesel bir toplantı için
yola çıktık.İlk 3 gün kendimi sivile alıştıramasam da yine de zorladım.
Şu an çok iyi sayılırım ama hala o geride kalan 18 günün burukluğu ile
doluyum.Çok zordu,çok yalnızdı,çok hasretliydi.
Bu vakit
aralığında müziği bile düşünemedim.Albümüm çıkmış haberim yok.Mutluluk
yok.Oysaki şu an havalarda uçan bir adam olmalıyım değil mi?
Belki çok kısa bir süre sonra.
Bu
sürede sizler Romantizma ile tanıştınız.Kiminiz beğendi kiminiz
tersi.Ama şunu unutmayın ki; her ne olursa olsun bu albüm bir baş
yapıt.zamanla daha fazla seveceksiniz.Vazgeçemeyeceksiniz

Melankolia
labelımızın nihayet imza sirküsünü de aldık.şu an Ankara'dan gelecek
son imzaları bekliyoruz.İmza gelince resmen aktife döneceğiz.Takriben 2
hafta sonra başlarız.Resmi gazetede şirket ismini görünce çok sevindim
bu arada
Sagopa Kajmer gerçekten çetin bir dönem geçirdi.Bu dönem tüm Türk evlatlarının başına elbet birgün gelecek.
Vatan için teslimiyetinizin şart olduğunu sakın unutmayın.Ve bilinki ilk 1 hafta yaşayan bir ölüden farkınız olmayacak.
Sonrasında Allah herzamanki gibi büyüklüğünü gösterip sana yardım edecek.

Sago başardı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MozoreLLa
üye
MozoreLLa


Kadın
Mesaj Sayısı : 37
Yaş : 32
Nerden : İstanbuLL
Ruh haLi : Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Hosgor10
Kayıt tarihi : 25/12/08

Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Empty
MesajKonu: Geri: Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup...   Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Icon_minitimeC.tesi Ara. 27, 2008 1:30 pm

TeşekkrLer...biLgi için...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
WhampiéR
Admin
Admin
WhampiéR


Erkek
Mesaj Sayısı : 1106
Yaş : 32
Nerden : Menekshe^min kaLbinden...
Ruh haLi : Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Ozlemi10
Kayıt tarihi : 29/07/08

Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Empty
MesajKonu: Geri: Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup...   Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup... Icon_minitimeC.tesi Ara. 27, 2008 1:48 pm

Yorum için TeşekkrLer...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sagopa'nın askerde iken yazdığı mektup...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Sagopa Kajmer :: Haberler & Röportajlar-
Buraya geçin: